Daha doğarken ne kadar şanssız olduğu belliydi.
Doğarken babası askerdi.
Çok sıcak bir yaz günü dünyaya gözlerini açtı.
Köydeki işler bir yana hastalık ve onun yanında sevgisisizlik belki de tüm hayatını ve geleceğini aslında ne kadar zor ve yalnız geçeceğinin işareti gibiydi.
Annesi hem annelik hem de babalık yapmak zorunda idi.
Bu yüzden de hem çalışmak hem de çocuğa bakmak zorunda idi.
Bu yüzden de daha çocukken bütün hayatı boyunca özlemini çekeceği sevgisizliğe aç bir şekilde büyümek zorunda kaldı.
Bu sevgisizliğin hayatını bu denli etkileyeceğini kimse tahmin etmiyordu.
Ama hayat böyle bişey. Bişeyler eksik oldu mu yapmak istediğiniz şeyi tam olarak yapmak imkansızlaşır.
29 Ekim 2017 Pazar
10 Temmuz 2017 Pazartesi
Saf ve Düşünceli Romancı
Geleneksel anlatıları bırakıp romanları okumaya başlayınca, Allah'ın, padişahların, paşaların, orduların, devletin gücü ve kararı yanında, bizim kendi alemimizin ve seçimimizin de önemli olabileceğini ve daha çarpıcısı, kendi duygu ve düşüncelerimizi daha ilginç bulabileceğimizi hissetmeye başlarız.
Gençliğimde hiç durmadan roman okurken, özgürlükle kendine güven arasındaki bu duyguyu sarsıcı bir şekilde yaşadım.
Dostoyevski'nin insan anlayışı, başka bir şeye kolay indirgenemeyecek bu karmaşık şeyin, modern insan anlayışının mükemmel bir sonucudur.
Hayatı değil, kahramanları anlamak için okuruz Dostoyevski'yi.
İnsan Dostoyevski'yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın böyle olmadığını düşünerek okur.
Gençliğimde hiç durmadan roman okurken, özgürlükle kendine güven arasındaki bu duyguyu sarsıcı bir şekilde yaşadım.
Dostoyevski'nin insan anlayışı, başka bir şeye kolay indirgenemeyecek bu karmaşık şeyin, modern insan anlayışının mükemmel bir sonucudur.
Hayatı değil, kahramanları anlamak için okuruz Dostoyevski'yi.
İnsan Dostoyevski'yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın böyle olmadığını düşünerek okur.
5 Temmuz 2017 Çarşamba
İYİLİK ve KÖTÜLÜK
İnsan, eskiyi neden özler?
Eski günler çok güzel geçtiği için mi, yoksa o anın tadını çıkaramadığı için mi?
Yoksa o eski günlerdeki halini özlediği için mi?
Yoksa o an yanında olan veya olanlar için mi?
Hatıralar insana iyi mi gelir?
Yoksa hep iyi hatıralar mı hatırlanır.
Ne dersiniz?
Madem hep iyi hatıralar hatırlanır, neden bizi şekillendiren ve hayatımıza yön veren kötü anılar hatırlanmaz?
İnsanoğlu, neden hep günaha çağıran veya toplum arasında ayıplanan ve genelde dışlanan davranışlara karşı meyillidir?
Yoksa o günah veya dışlanan şey o an için insana daha mı iyi gelir?
İnsan arkadaşları tarafından daha sempatik görünmek ve yer edinmek için bazen kendisiyle hiç ilgisi olmayan davranışlar sergileyebilir. Bu o an için onu tatmin edebilir. Lakin ileri için üzüntüden başka bir şeyi kendisine getirmez.
30 Haziran 2017 Cuma
Mutlu olmanın kolaylığı
Uzun bir aradan sonra çocukluk ve gençliğinizin çoğunu geçirdiğiniz yere döndüğünüzde herşeyi eskisi gibi bulacağınızı umarsınız.
Ama herşeyin değiştiğini gördüğünüzde içiniz cız eder.
En çokta çok sevdiğiniz ve onsuz oraya hayal edemeyeceğiniz sevdiğiniz insanın aranızdan olmaması sizi nasıl derinden etkilediğini düşünün.
Onun anılarını düşündükçe her an sizi tekrar çağıracağı demli bir çayla beraber sohbet edeceğini beklersiniz.
Ama o beklediğiniz artık çok uzaklarda ve yavaş yavaş sevdiklerinizin aranızdan ayrıldığını görürsünüz.
Bu acı sizi yaralasa da o gerçeği değiştiremez ve bu gerçekle yaşamak zorunda kalırsınız.
O sevdiğiniz insanın hatıralarına gözünüz ne zaman ilişirse, dokunsalar ağlayacak kadar duygulanırsınız lakin böyle zamanlarda genelde kimse size o fırsatı vermez.
Siz o duygulu halde tek başınıza kalırsınız.
11 Haziran 2017 Pazar
Eğitim ve Sıradanlık
Çocuğun kendi ayırt etme melekelerini geliştirmek ve ona kendi kendisine düşünmeyi ve değerlendirmeyi öğretmek yerine öğretmen, onun bütün enerjisini, zihnini başka insanların hazır düşünceleriyle tıka basa doldurmak için kullanmaktadır.
Genel fikirlerin yanlış uygulanmasından kaynaklanan hayata dair yanlış görüşlerin, sonradan uzun yılların tecrübesiyle düzeltilmesi gerekmektedir ve nadiren tamamen düzeltilebilmektedir.
Eğitim görmemiş insanlar arasında sıkça görülen sağlam sağduyu sahibi insanlara okumuşlar arasında bu kadar az rastlanmasının sebebi işte budur.
Alışılmış usül, kendilerine ait bir kaç özel gözlemde bile bulunmaların fırsat verilmeden çocukların zihnine kavramları ve kanaatleri, kelimenin tam anlamında, önyargıları kazımaktır.
Böylelikle fikirlerinin, olması gerektiği gibi, kendi hayat tecrübesinden oluşmasına izin vermek yerine, kendisine hazır verilmiş olan fikirler aracılığıyla dünyaya bakmaya ve tecrübe edinmeye başlar.
İnsan kendi başına dünyaya bakarken birçok şey görür ve bunları birçok farklı yönden görür; dolayısıyla sezgiyle kavrayış gücüne dayalı bu öğrenim yöntemi herşey hakkında soyut kavramlara başvuran ve aceleci genellemelerde bulunan yöntem kadar yetersiz ya da aceleci değildir; bu yüzden tecrübenin önyargılı fikirleri düzeltmesi uzun bir zaman alacaktır veya belki hiçbir zaman bu işi başaramayacaktır.
Pazar karalaması
Fevkalede seyrek rastlanan ve sıradışı olan insanlar eşyanın ve dünyanın asli unsurunu ve dolayısıyla en yüksek hakikatleri kavrayacak ve bir ölçüde onları yeniden canlandırabilecek bir konumdadırlar, ki onların gerçek ciddiyeti-vakarı şahsi ve pratik olanda değil, fakat nesnel ve teorik olanda bulunur.
Sıradan insan genellikle uygun koşullar içerisinde yaşar, halbuki deha çoğu kez kötü şartlar içerisinde sefil ve perişan halde yaşar.
Çünkü o kendi kişisel mutluluk ve refahını kişisel amaca feda eder. Onun böyle yapmasının nedeni başka türlüsünü düşünmemesidir.
Sıradan olanlar tam tersine hareket ederler, işte bu yüzden onlar hep sıradan kalmaya devam ederler.
Farklı düşünen diğeri ise bu sebeplerden dolayı vücuda getirdiği eserler bütün çağları kapsar. Ama onun tanınması genellikle sonraki kuşaklarla başlar.
Sıradan insan ise, kendi zamanları için yaşayıp kendi zamanları ile birlikte ölürler.
28 Mayıs 2017 Pazar
Deha ve Sıradanlık
Kim ki çağdaşlarının takdirini kazanmayı, övgüsüne mazhar olmayı arzu eder, adımlarını onların adımlarına uydurmalıdır.
Ama bunu yaparak büyük eser meydana getirmek beyhude bir çabadır. Her kim ki büyük eser meydana getirmek istiyorsa, gözlerini gelecek nesillere çevirmelidir. Ve bu eserlerini gelecek kuşaklara hazırlamalıdır.
Bıkıp usanmadan her gün çalışmalarına devam edecek, kendini geliştirmek için daha çok okuyacak, düşünecek, yazacak ve okuyup yazdıklarının daha mükemmel olması için etrafı ile paylaşıp yorumlayacak ve buna göre eserine yön vermeye devam edecektir.
Bu ortaya çıkardığı eserleri zaman ile anlaşılıp gereken değeri alacaktır. Bu yüzden sıradan insanın payına düşen, ödül, itibar ve iltifat beklentisi içinde bulunmak ve herşeyi gelecek kuşaklar için yapmış olan dehanınkinden fazla değildir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Tek Kanatlı Kuş
Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...
-
Kadın egemenliği nerede? Egemenlik nerede mi? Her yerde, her şeyde. Büyük bir kentte mağazaları dolaşın. Buralarda milyonlar yatar, harcana...
-
Talihi yar olmayanlar, çevrelerini suçlarlar. Acı çekenlere merhamet duymaları bundandır. Aşağı yukarı şöyle düşünürler; ben mutsuzum, ka...
-
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu ol...