Şehirler arası yolculuk değildi, ama kıtalar arası yolculukta bir gece eve giderken, metrobüse son anda kendisini atmıştı.
Kapı ile iki aşık arasında kendisini buldu. Tabi ki bu sıkışıklıkta yapılacak bir şey olmayınca, o da içleri fıkır fıkır olan aşıklara kulak kabarttı.
Konuşmalarından öğrenci oldukları kanısına vardı. Genelde erkekler, kız arkadaşlarını eve davet ederler.
Lakin bu sefer tam tersi bir durum söz konusuydu. Kız, ev arkadaşını aradı. Kız arkadaşının halini hatırını sorduktan sonra evde olup olmadığını sordu.
Evde olduğunu öğrendikten sonra odasını havalandırmasını istedi.
Asıl istediğini de sona bırakmıştı.
Arkadaşı tam telefonu kapatacakken, araya arkadaşıyla geleceğini haber verdikten sonra telefonu kapattı.
Sonrasında sohbetlerine devam ettiler. Tabi ki öğrenciler genelde ya derslerden ya da okuldaki günlerinden bahsederler. Bu tatlı sohbetleri devam ettikçe etti. Ve onlar için zaman hem yavaş hem de hızlı geçiyordu.
Tıpkı Einstein'in dediği gibi zaman görecelidir. Yani insan sevdiği birinin yanında iken saatler saniye gibi, istemediği ya da sevmediği birinin yanında olduğunda ise dakikalar saat gibi geçer.
AŞK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AŞK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
27 Şubat 2019 Çarşamba
4 Şubat 2019 Pazartesi
Yüzersin...
Denizde yüzersin ve sonra bir liman bulursun. Dersin ki; bir kaç burada kalacağım.
Bir bakmışsın bir kaç gün bir kaç yıl olmuş. Ve sonra en başta nereye gidiyor olduğunu bile unutursun.
Ve sonra nereye gidiyor olduğunun hiç umurunda olmadığını çünkü olduğun yeri sevdiğini fark edersin.
İşte hayat böyledir. Ararsan hiç beklemediğin bir anda istediğine bir şekilde ulaşırsın.
Gecenin karanlığında yalnız başınıza kaldığınızda, hayatınızın geride kalan ve gelecek olanı düşündüğünüzde en çok yaptıklarınızdan mı yoksa yapmadıklarınızdan mı pişmanlık duyuyorsunuz?
Gecenin zifiri karanlığında sigaranın dumanını içine çekerken, hayatının ne kadar boş ve gereksiz olduğunu düşündü.
Aslında hayatına baktığında düzgün giden hiç bir şeyin olmadığını gördü.
Ama dışarıdan bakıldığında ne kadar mutlu olduğunu ve hayatının ne kadar renkli olduğunu söyleyenlere içini açacağına, doğru olduğunu söyleyip bütün acıları içine gömmeye devam etti.
Bazıları ise o gülen yüzünün altında mutlu olmadığını sadece acılarını unutmak için güldüğünü anlardı. Bunu ona açtığında doğru olduğunu ve hayatın başka türlü geçmediğini anlatırdı.
Yani herkese olduğu gibi davranmaya devam ediyordu.
Bazıları bu dünyada mutlu olmak için değil, sadece acı çekmek için gelir. Ve ne olursa olsun dertlerle uğraşmaya devam eder.
Başındaki dert bittiğinde artık her şeyin biteceğini düşünür. Lakin gerçek ancak o dert bittiğinde yenisi başlar.
Kısacası, hayat herkese eşit ve adil davranmıyor. Bu yüzden de siz, siz olun dertlerinizle yaşamaya ve üretmeye devam edin. Yoksa hayat, sizi günden güne adeta elmanın içindeki kurdun yaptığı gibi çürütür.
Mutlu olmak için sebep aramayın. Sebepleri siz yaratın.
Denizde yüzersin ve sonra bir liman bulursun. Dersin ki; bir kaç burada kalacağım.
Bir bakmışsın bir kaç gün bir kaç yıl olmuş. Ve sonra en başta nereye gidiyor olduğunu bile unutursun.
Ve sonra nereye gidiyor olduğunun hiç umurunda olmadığını çünkü olduğun yeri sevdiğini fark edersin.
İşte hayat böyledir. Ararsan hiç beklemediğin bir anda istediğine bir şekilde ulaşırsın.
Gecenin karanlığında yalnız başınıza kaldığınızda, hayatınızın geride kalan ve gelecek olanı düşündüğünüzde en çok yaptıklarınızdan mı yoksa yapmadıklarınızdan mı pişmanlık duyuyorsunuz?
Gecenin zifiri karanlığında sigaranın dumanını içine çekerken, hayatının ne kadar boş ve gereksiz olduğunu düşündü.
Aslında hayatına baktığında düzgün giden hiç bir şeyin olmadığını gördü.
Ama dışarıdan bakıldığında ne kadar mutlu olduğunu ve hayatının ne kadar renkli olduğunu söyleyenlere içini açacağına, doğru olduğunu söyleyip bütün acıları içine gömmeye devam etti.
Bazıları ise o gülen yüzünün altında mutlu olmadığını sadece acılarını unutmak için güldüğünü anlardı. Bunu ona açtığında doğru olduğunu ve hayatın başka türlü geçmediğini anlatırdı.
Yani herkese olduğu gibi davranmaya devam ediyordu.
Bazıları bu dünyada mutlu olmak için değil, sadece acı çekmek için gelir. Ve ne olursa olsun dertlerle uğraşmaya devam eder.
Başındaki dert bittiğinde artık her şeyin biteceğini düşünür. Lakin gerçek ancak o dert bittiğinde yenisi başlar.
Kısacası, hayat herkese eşit ve adil davranmıyor. Bu yüzden de siz, siz olun dertlerinizle yaşamaya ve üretmeye devam edin. Yoksa hayat, sizi günden güne adeta elmanın içindeki kurdun yaptığı gibi çürütür.
Mutlu olmak için sebep aramayın. Sebepleri siz yaratın.
22 Ekim 2018 Pazartesi
rüya
neden? bana ilgi gösteren her kadına aşık olurum.
tanıdıktan sonra da neden erkenden sıkılırım?
sanırım uzun süreli ilişkilere pek alışık değilim.
sanırım bunun nedeni; insanlardan çok çabuk sıkılıp, uzun süreli muhabbet edemediğim için.
örneğin, evliliği her düşündüğümde, ömür boyu sürecek bir ilişkiye kendimi hazır hissettiğimden kimseyle görüşemiyorum.
nedeni çok basit, bağlanmaktan ve birine karşı sorumluluktan da çok korkuyorum.
ama bazen uzun süreli ilişkiler için kendimi hazır hissediyorum.
ama bu his çok uzun sürmüyor.
ben ancak hızlı gerçekleşen bir ilişkiyle birine bağlanabilirim.
yoksa asla bir ilişkiye cesaret edip başlayamam.
hem herkese aşık olmak, hem de hiç kimseye aşık olamamak.
ne kadar ilginç değil mi?
acaba sadece ben mi böyle hissediyorum.
yoksa herkes aynı şekilde mi hissediyor da yalnız kalmamak için mi hiç sevmedikleri insanlarla bir ömür boyu beraber oluyorlar?
tanıdıktan sonra da neden erkenden sıkılırım?
sanırım uzun süreli ilişkilere pek alışık değilim.
sanırım bunun nedeni; insanlardan çok çabuk sıkılıp, uzun süreli muhabbet edemediğim için.
örneğin, evliliği her düşündüğümde, ömür boyu sürecek bir ilişkiye kendimi hazır hissettiğimden kimseyle görüşemiyorum.
nedeni çok basit, bağlanmaktan ve birine karşı sorumluluktan da çok korkuyorum.
ama bazen uzun süreli ilişkiler için kendimi hazır hissediyorum.
ama bu his çok uzun sürmüyor.
ben ancak hızlı gerçekleşen bir ilişkiyle birine bağlanabilirim.
yoksa asla bir ilişkiye cesaret edip başlayamam.
hem herkese aşık olmak, hem de hiç kimseye aşık olamamak.
ne kadar ilginç değil mi?
acaba sadece ben mi böyle hissediyorum.
yoksa herkes aynı şekilde mi hissediyor da yalnız kalmamak için mi hiç sevmedikleri insanlarla bir ömür boyu beraber oluyorlar?
8 Ekim 2018 Pazartesi
????
Yaşar Kemal; insan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez. der.
İnsan bir defa sevipte, sevdiğine kavuşmadığı zaman hayata karşı bir yaşama hevesi kalmaz.
O yüzden de ondan sonra tekrar sevemez.
Sevememesinin sebebi karşısındaki insanın iyi, kötü, çirkin veya güzel olması değildir.
Daha önce sevdiği insana haksızlık ettiğini düşünür.
Onun hatırasına saygısızlık ettiğini ve yaşadıkları güzel anlara ihanet edeceğini ve o günleri tekrar yaşamanın aslında imkansız olduğunu düşündüğü için bir daha acele etmez.
2 Şubat 2018 Cuma
Platonik Hayat
Mahir, her çocuğun okula gitmek istememesine rağmen o ise okula gitmek için gün sayıyordu
Bu Mahir’in okulu sevdiği anlamına gelmemelidir.
Okula gitmek istemesinin altında yatan sebep abisinin gittiği okuldan süt ve fındık dağıtılması.
Çünkü Mahir’in ailesi zengin değildi. Eve ancak ekmek ve karın doyuran şeyleri alacak kadar paraları vardı.
Hatta hafta sonları okulun olmadığı günler çocuklar sokaklarda ya boya yapıyor, ya da halka tatlısı satıyor. Ya da bulundukları ilin spor takımının idmanına çekirdek satıyor.
Mahir bu şekilde okula başladı. Tabii ki okula başlarken filmlerdeki gibi ilk gördüğü güzel yüzlü kıza aşık oldu desek olmaz.
Ama zamanla günler geçtikçe bu fakir oğlan Yağmur denen güzel mi güzel bir kıza artık nasıl oldu ise aşık oldu.
Tabi aşk dediysek karşılıklı aşk beklemeyin.
Bu aşk hiçbir zaman vücut bulmadı. Çünkü bu karşılıksız bir aşktı.
Mahir, ne zaman bu kızı görse ya hızla oradan uzaklaşıyor, ya da kıpkırmızı kesilerek hiçbir şey yapamadan olduğu yere çakılıyordu.
Hatta bigün yine mahalle aralarında bişeyler satarken, o güzel yüzlü kızın kapısının önünden geçerken bir an kapı açılır.
Kızın annesi Mahir’i çağırır. Tabi Mahir son sürat oradan uzaklaşır.
Çünkü bu şekilde kızla yüz yüze gelmek istemez.
4 Mayıs 2017 Perşembe
Ey sevgili
Seni tanımadan önce oyunculuk, hayatımın tek gerçeğiydi. Yalnızca tiyatrodayken yaşıyordum. Bütün her şeyin gerçek olduğunu düşüyordum. Bir gece Hippolyta, bir başka gece Helena oluyordum. Beatrice'in sevinci benim sevincimdi, Cordelia'nın acısı benim acım. Hepsine ayrı ayrı inanıyordum.
Benin'le birlikte oynayan insanlar bana Tanrı imiş gibi görünüyorlardı.
Benim dünyam tiyatro salonlarının dekorlarından oluşuyordu. Gölgelerden başka bir şey tanımıyordum, onlar bana gerçekmiş gibi geliyorlardı.
Ta ki sen benim hayatıma girene kadar. Sen geldikten sonra ey sevgili ruhumu hapishanelerden kurtardın. Gerçek hayatın ne olduğunu seninle tanımaya başladım.
Önceki hayatım hep hayali ve gölgelerden oluşuyordu.
Seni tanıyana kadar hayata karşı hep rol yapmışım, seni tanıdıktan sonra ise gerçeğin ne olduğunu ve neye benzediğini gördüm.
14 Nisan 2017 Cuma
A United Kingdom (Aşkın Krallığı)
Özet ve Detaylar
1947 yılında Botsvana kralı Seretse Khama Londra'daki bir ofis çalışanı olan Ruth Williams ile tanışır. Farklı kültürlerden gelen ikili arasında hemen bir aşk oluşur. Ruth, Seretse'nin yeni dünya vizyonundan ve barış isteğinden çok etkilenirken, Seretse de onun bu dünyanın parçası olmayı istemesini çok önemli bulur. Savaş sonrası başlayan sosyal ayaklanma sırasında Ruth ve Seretse sistemi değiştirebilecek bir fırsat görürler. İkili birbirlerine ne kadar aşık olsalar da önlerindeki tek engel ailelerinin tepkileri olmayacaktır. İngiliz ve Güney Afrika devletleri de bu evliliğin karşısındadır. Zira çift ırkçılık konusuna dikkat çekerek barış yaymaya çalışmaktadır. Güney Afrika'dan İngiltere'ye ültimatom gelir; ya çift ayrılacaktır ya da Güney Afrika, İngiliz nükleer programı için hayati olan uranyum ve savaşın ardından rezervleri doldurmak için gereken altını İngiltere'ye vermeyecektir...
Başrollerini David Oyelowo ve Rosamund Pike'ın üstlendiği romantik dram yapımı gerçek olaylara dayanıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Bell filminin yönetmeni Amma Asante oturuyor.
Başrollerini David Oyelowo ve Rosamund Pike'ın üstlendiği romantik dram yapımı gerçek olaylara dayanıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Bell filminin yönetmeni Amma Asante oturuyor.
19 Şubat 2017 Pazar
Kadın - Erkek
Ruh yaşlı doğar,ama giderek gençleşir. Bu hayatın komedisidir. Beden genç doğar, ama giderek yaşlanır. Bu da hayatın trajedisidir.
Kadına göre ideal erkek, kadınla tanrıçaymış gibi konuşmalı ve kadın sanki çocukmuş gibi idare etmeli. Bütün ciddi talepleri reddetmeli ve şımarıkça istediği herşeyi yerine getirmeli. Kadını kapris yapması için teşvik etmeli ve hayatta bir amaç edinmelerini yasaklamalı. Her zaman kastettiğinden daha fazlasını söylemeli ve her zaman söylediğinden daha fazlasını kastetmeli.
Eğer bir soru sorduysan vereceği cevap tamamen seni ilgilendirmeli. Sahip olunmayan özellikleri övmeli. Ayrıca kadının ihtiyacı olan herşeyi vermeli.
Kadına göre ideal erkek, kadınla tanrıçaymış gibi konuşmalı ve kadın sanki çocukmuş gibi idare etmeli. Bütün ciddi talepleri reddetmeli ve şımarıkça istediği herşeyi yerine getirmeli. Kadını kapris yapması için teşvik etmeli ve hayatta bir amaç edinmelerini yasaklamalı. Her zaman kastettiğinden daha fazlasını söylemeli ve her zaman söylediğinden daha fazlasını kastetmeli.
Eğer bir soru sorduysan vereceği cevap tamamen seni ilgilendirmeli. Sahip olunmayan özellikleri övmeli. Ayrıca kadının ihtiyacı olan herşeyi vermeli.
29 Kasım 2016 Salı
AŞK mı SEVGİ mi?
Her şey, o gün beraber otururken oradan buradan konuşurken oldu. Çünkü bu konuşmadan sonra ne Ayaz’ın ne de Yağmur’un hayatı aynı şekilde devam edecekti. Ama bundan ne Ayaz ne de Yağmur haberdardı. Zaten haberleri olsaydı, o günü yaşamak istemezlerdi. Fakat yıllar sonra sorsaydınız, o günün en mutlu günleri olduklarını söyleyecekti Ayaz. Aynısı Yağmur içinde geçerli miydi? Orası tartışılır.
Aslında o günün diğer
günlerden farkı yok gibi. Bunu anlamaları işten eve gittiklerinde
hissettiklerinde saklıydı. O akşam nerede ise 2 saat öylesine konuştular. Ne mi
konuştular telefon kapandıktan sonra ikisinin de hatırlamadığı sıradan
şeylerdi.
Peki, hikâyedeki
kahramanlarımıza göz atalım.
Ayaz; Yağmur’la
tanışmadan önce bütün aşklarını sadece ama sadece hayallerinde yaşayıp, bazı
aşklardan kendisinin bile haberi olmayacak kadar hayalperesttir. Ama kendisine sorsan, her gün başka bir
sevgili ile dışarılarda dolaşıp hayatını yaşayan, akşamları da hiç ama hiç
yalnız kalmayan, o gün beraber olduğu sevgilisiyle; bazı akşamlar sabaha kadar
sevişip, bazı akşamlar ise yalnızca birbirlerine sarılıp, birbirlerine sevgi
sözcüklerini fısıldayarak geceyi geçirirlerdi. Bu hayalperest adam, kafasındaki
aşklardan kurtulup gerçek bir aşka yelken açarken, başlar da çokta sıradan bir
hayat yaşadığını, çünkü bundan önceki hayatı da aynı şekilde olduğundan çokta
zorlanmadı. Bazen aslında bu yaşadığı durumun gerçek olmadığını anlar. Lakin
yanındaki gerçek ve Ayaz buna alışmakta zorlandığından dolayı, Yağmur’u zor
günler beklemektedir. Bunu anladığı zaman ise iş işten geçmiştir. Çünkü bu
adamı gerçekten sevdiğini düşünür. Yani başka bir deyişle, halk arasında kime
sorsanız, farklı bir şekil de tarif ettiği Aşıktı.
23 Mart 2016 Çarşamba
Platonik Aşk
Okula başlamak için sabırsızlanıyordu. Çünkü sokakların ona göre olmadığını biliyordu. Ve okulda onu bekleyen yeni bir hayat olduğunu hayal ediyordu. Ama sadece hayal ediyordu çünkü sadece kendisiyle konuşabiliyordu. Bu da onun hayal gücünün her geçen gün gelişmesini sağlarken kendisine güvenini kaybetmesine neden oluyordu.
Okula heyecanla başladı. Zaman'la utangaçlığının azalacağını düşünüyordu. Lakin tek bakışı ile hayatını renklendiren ve onu bambaşka dünyalara götüren güzel kız onun ancak hayal dünyasında beraber oturup konuştuğu biri oldu. Hayal kurmaktan başka bişey yapsaydı belki de hayatı çok farklı olabilirdi. Ama o bunu hiç düşünmedi ve karşılıksız sevmeye devam etti. Ne zaman kızı görse ya kaçar ya da kıpkırmızı olup terlerdi ve hiçbişey söylemeden öylece kalırdı. Öyle bir aşkla seviyordu ki sevdiğini kimseler ona kötü bir söz söylemesin diye sadece hayallerinde onunla beraber olurdu.
Okula heyecanla başladı. Zaman'la utangaçlığının azalacağını düşünüyordu. Lakin tek bakışı ile hayatını renklendiren ve onu bambaşka dünyalara götüren güzel kız onun ancak hayal dünyasında beraber oturup konuştuğu biri oldu. Hayal kurmaktan başka bişey yapsaydı belki de hayatı çok farklı olabilirdi. Ama o bunu hiç düşünmedi ve karşılıksız sevmeye devam etti. Ne zaman kızı görse ya kaçar ya da kıpkırmızı olup terlerdi ve hiçbişey söylemeden öylece kalırdı. Öyle bir aşkla seviyordu ki sevdiğini kimseler ona kötü bir söz söylemesin diye sadece hayallerinde onunla beraber olurdu.
29 Mayıs 2015 Cuma
AŞK
Aşk mihel aşk! Aşk'tan önce Aşk'tan sonra... Aşk yeryüzündeki en eski, en dirençli gelenektir. Aşk dışlanır ama dışlayamaz. Aşk incir ama karıncayı bile incitemez. Aşık olunca anlarsın...
Yüreğin bir kadife keseye dönüşür, içinde bir sırma bir yumak; sen bu yufka gönülle kimselere kıyamazsın.
Yaşayan ve yaşamış aşıkların safına katılırsın. Korkma !
Aşktan yok olunca zahiri tarifler, zihindeki kategoriler buhar olur uçar.
O noktadan itibaren 'BEN' diye bir şey kalmaz. Tüm benliğin olur koca bir sıfır. Orada ne şeriat kalır, ne tarikat, ne marifet. Sadece ve sadece hakikat.... ( AŞK )
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Tek Kanatlı Kuş
Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...
-
Kadın egemenliği nerede? Egemenlik nerede mi? Her yerde, her şeyde. Büyük bir kentte mağazaları dolaşın. Buralarda milyonlar yatar, harcana...
-
Talihi yar olmayanlar, çevrelerini suçlarlar. Acı çekenlere merhamet duymaları bundandır. Aşağı yukarı şöyle düşünürler; ben mutsuzum, ka...
-
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu ol...