komünizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
komünizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2017 Çarşamba

Sosyalizm ve İnsan Ruhu

Sosyalizmin tesisinden elde edilecek belli başlı kazanç, hiç şüphesiz, bunun bizleri o pek sıkıcı şeyden, başkaları için yaşama zorunluluğundan kurtarması olacaktır ki, halihazırdaki gidişatta, bu hemen hemen herkesin üzerine bir heyula gibi çöküyor. Hatta, hiç kimse için bundan kurtuluş yok gibi bir şey.

Mesela, yoksulluk sorununu, yoksulların hayatta kalmalarını sağlayarak çözmeye çalışıyorlar; ya da çok daha ileri bir ekolün yaptığı gibi, yoksulları oyalayarak. Ama bu bir çözüm değildir; güçlüğün daha da tırmandırılmasıdır. Gerçek çözüm, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir toplum düzeni kurmak, buna çalışmaktır.

Özel mülkiyetin kurumsallaşması sonucunda ortaya çıkan korkunç kötülükleri azaltmak için özel mülkiyeti kullanmak ahlaksızlıktır. Hem ahlaksızlık, hem de adaletsizliktir.
Sosyalizmde, tabii, bunlar ortadan kalkacak. Pis kokulu inlerde, pis paçavralar içinde yaşayan kimse kalmayacak; kimse başa çıkılmaz, tümüyle iğrenç koşullarda, sağlıksız, açlıktan avurdu çökmüş çocuklar yetişmeyecek.

28 Temmuz 2016 Perşembe

ANA-2


Biz devrimciyiz. Ve bazı kimseler sadece emir verdikçe, bazıları ise sadece çalıştıkça, devrimci kalacağız. Size çıkarlarını korumanız emredilen topluma karşı savaşmaktayız. Bu toplumunda, sizin de bükülmez hasmıyız biz; ancak sizleri yendikten sonra barışabiliriz. Ve yeneceğiz sizleri! 
Sizin vekilleriniz sandıkları kadar güçlü olmaktan çok uzaktırlar. Köle haline getirdikleri milyarlarca insanı feda ederek biriktirip korudukları bu servetler, yani bize hakim olmalarını sağlayan bu güç, kendi aralarında da düşmanlık, karşıtlık, çekişmeler yaratmakta, onları hem fizik, hem manevi bakımdan mahvetmektedir.
Mülkiyetin savunması çok büyük bir gerilimi gerektirir. Ve gerçekten de efendilerimiz olan sizler, topunuz, bizden daha fazla kölesiniz. Sizin kafalarınız esirdir, bizim ise vücutlarımız. Sizi manen öldüren peşin yargıların ve alışkanlıkların boyunduruğundan kendinizi kurtaramazsınız. 
Oysa bizim içten özgür olmamıza kimse engel olamaz. Bize verdiğiniz zehirler, istemeyerek bilincimize akıttığınız panzehirden daha güçsüzdür. Bu bilinç durmaksızın büyüyüp gelişiyor, git gide, alevleniyor, mensup olduğunuz sınıfta bile en iyi manen sağlıklı ne varsa peşinden sürüklüyor. Bakınız, daha şimdi den kudretimiz namına ideolojik mücadele yürütebilecek hiç kimseniz kalmamıştır.

ANA


Hepimiz korkudan geberiyoruz zaten! Bize kumanda edenler de bu korkudan yararlanıp bizi daha fazla korkutuyorlar. Boğazımızı sıkanlara; gözlerimizi kapatanlara göstermeliyiz ki, biz her şeyi görüyoruz, ne aptalız, ne de yalnızca yemek değil, yaşamak istiyoruz, yaşamaya layık yaratıklar olarak yaşamak! Düşmanlarımıza şunu göstermeliyiz ki, bize empoze ettikleri forsa yaşantısı, akıl yoluyla onlarla boy ölçülmemize, hatta onlardan daha üstün olmamıza mani olamaz.

Dövüşme zamanı gelince tırnak temizlemekle vakit geçirilmez. Bizim için milletler arasında ayrı gayrı yok. Sadece arkadaşlar var, veya kardeşlik istemeyen düşmanlar. Dünyaya gönül gözüyle bakıp ne kadar kalabalık ve güçlü olduğumuzu görünce insan öylesine seviniyor ki, içi ferahlıyor! Bir Fransız, bir Alman, bir İtalyan için de durum aynı. Hayatı anladılarsa eğer, onlarda aynı biçimde sevinç duyarlar. Hepimiz aynı ananın, aynı düşüncenin, bütün insanların kardeşliği fikrinin evlatlarıyız. Bu düşünce bizi ısıtır, adaletin göklerinde parlayan bir güneştir o, ve bu gökler emekçinin kalbinde yatar. Ne millet olursa olsun, adı ne olursa olsun fark etmez. 
     

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...