8 Haziran 2015 Pazartesi
İNSAN
Küçük işlere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyen, hep başkalarını eleştiren şunu yap dediğinde ise o işten kesinlikle kaçan kişilerdir.
Bir ömür içine içine pek çok ömür sığdırırız. İnsanoğlu yaşadıkları ile her gün değişir ve başkalaşır. İstese de istemese de insanoğlu her yaşadığı olayda bir öncekinden daha farklı bir insan olur. Çünkü her olay onu başka bir mezraya çekip onu o olay hakkında farklı düşünmesini sağlar. Öyle ki insanoğlu her gün yaşadığı en ufak bir olaydan hiç ummadığı şekilde etkilenebilir. Onu sokak başında gördüğü bir olay, izlediği bir film, okuduğu bir kitap veya rastgele kendisine isabet eden bir olay onu o eski o olmaktan uzaklaştırabilir. O yüzden hiçbir zaman ben onun gibi düşünmem onunla yan yana gelmem dememek lazım. Bir gün gelir en umulmadık anda hakkında kötü düşündüğün yada tanımadığın ve tanımadığından dolayı hakkında iyi bir şey düşünemediğin kişi seni en yakın arkadaşından veya çevrenden daha iyi anlayabilir. İnsanoğlu tarih boyunca hep tanımadığı şeylere / kişilere mesafelidir.
5 Haziran 2015 Cuma
RÜŞVET
Vali rüşvetçi memurlarına ilginç bir ceza usulü bulmuş. Rüşvet yediği sabit olan memuru tutup dört yolun birleştiği yerdeki ağaca bağlatıp, sonrada eline, yüzüne bal, pekmez sürdürüp sineklerin hücumuna, gelip geçenlerin de seyrine terkediyormuş. Gelip geçenler adamın yüzündeki kıpır kıpır sinekleri gördükçe acıyor, bir şey yapamıyorlarmış. Merhameti çok, muhakemesi az biri tutmuş, cebinden çıkardığı mendille adamın yüzündeki sinekleri kovalamış. Kurtardığını düşünüyormuş ki, eli kolu bağlı adam bağırmış; ne yaptın be adam?
Ne yapayım seni sineklerden kurtardım; kötülük mü ettim?
Elbette demiş bağlı adam ve ilave etmiş Bu sinekler iyice doymuşlardı. Artık beni fazla rahatsız etmiyorlardı. Sen bu doymuşları kovaladın, gittiler. Onlardan boşalan yerlere bu defa açlar gelecek, aç karınlarını doyurmak için yeni hırsla beni yemeye başlayacaklar. Şimdi anladın mı bunu iyilik mi ettin, yoksa kötülük mü?
2 Haziran 2015 Salı
Kapitalizm, Paralel
Bugün serbest piyasa ekonomisinden, yani kapitalizmden daha az sevilen bir şey yoktur. Bugünkü şartlarda hoşlanılmayan her şey kapitalizme yüklenmektedir.
Ateistler Hristiyanlığın hayatta kalmasından kapitalizmi sorumlu tutmaktadırlar. Fakat Papa'nın genelgeleri dinsizliğin ve günümüz insanının günahının yayılmasından dolayı kapitalizmi suçlamaktadır; Protestan kiliseler ve mezhepler de kapitalist açgözlülüğü suçlamada daha aşağı kalmaktadır.
Barış taraftarları savaşları kapitalist emperyalizmin bir sonucu olarak görmektedirler. Nerede ise tüm insanlar yoksulluğun kapitalizmin bir sonucu olduğunda hemfikirdir. Sonuçta kapitalizmi tamamen lanetlemeyen pek az insan bulunduğu gerçeği ortada durmaktadır. ( Ludwig von Mises )
31 Mayıs 2015 Pazar
Eski çağlara bayram
Milattan önce 900 yıl önce, insanlar bir toprağa aşağıdaki yazıyı asarak okurlar ve bayramlarını kutlardı.
Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş, sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma! Başka türlü davranmak gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış! Sana bir kötülük yapıldığında, unut ve bağışla! Ama kimseye teslim olma! İçten ol! Telaşsız kısa,açık ve seçik konuş! Başkalarına da kulak ver! Aptal ve cahil oldukları zaman bile onları dinle! Çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır.
Yalnız olanlarının değil, ne kadar küçük olursa olsun başarılarının da tadını çıkar! İşinle ilgilen! Seveceğin bir iş seçersen, hayatında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini çok seveceksin! Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol! Sevmediğin zaman, sever gibi yapma!
Çevrene nasihatlerde bulun ama, hükmetme! İnsanların kusurlarını bulmaya çalışırsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri bir kumsaldaki kum tanecikleri değildir.
AYÇİÇEĞİ
Ay çiçeği güneşe aşık olunca, gülmekten kırılmış bütün bitkiler. 'Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz. Kudretli ve ulaşılmazdır. Sen kim o kim? vazgeç bu sevdadan.' demişler hep bir ağızdan. Ay çiçeği sesini çıkarmamış, sevdalı gözlerini dikmiş güneşe; bakmış bakmış bakmış.
Uzun bir müddet hiç bir şeyin farkına varmayan güneş, nihayet bir gün, ay çiçeğinin bakışlarını üstünde hissetmiş. Önce geçici bir heves sanmış ama zamanla yanıldığını anlamış. Ay çiçeği öyle inatçıymış ki, güneş tahtını nereye taşıdıysa, yılmadan usanmadan o yöne çevirmiş başını.
30 Mayıs 2015 Cumartesi
HAYAT
İnsanoğlu neden sürekli bir şeyler öğrenmek veya geliştirmek ister. Acaba sadece merak mı yoksa bu dünyada var olduğunu ispat etmek için mi?
Ya bu dünyaya sadece yemek-içmek-eğlenmekten başka bir şey düşünmeyenler için ne demeli. Hiçbir şey merak etmeyen sadece gününü gün edenler yukarıda bahsettiğim öğrenme veya isim için neden bir şeyler yapmak istemez, yoksa o bu dünyada var olup olmadığını veya gelip geçici bir yer için bu tür şeylere zaman mı ayırmak istemiyor. Bu tür düşünceler insanoğlunun her zaman aklında olup ama hiçbir zaman tam cevabını veremeyeceği sorular olarak kalmaya ve her kuşak tekrarlanacak sorular zinciri olarak sürüp gidecektir.
YAĞMUR
Aşk izlemekle kamil olmaz. Aşk dediğin, içinde yüzmekle olur. Aşk dediğin, kıştan gelen bahar gibidir. Baharda yağan yağmur gibi... Toprağın üstüne düşen her damlası tane tane huzur, tane tane huşu getirir. Toprak yumuşacık, hava şefkatli, gökyüzü güler yüzlü oluyor. Buram buram tazelik, buram buram güzellik kokuyor, her yer. Elini toprağa sürsen, elin toprak doluyor. Ayağını toprağa koysan ayağın toprak oluyor. Yağmur o kadar terbiyeli yağıyor ki, dışarı çıkıp ıslanmak istiyorum. Islandıktan sonra o toprak kokusu ile beraber ömür boyu sürmesini istediğim o hoş kokunun beni sarmasını ve beni sana getirmesini istiyorum. Ama şimdi ise artık eskisi gibi yağmur yağdığı zaman o toprak kokusu betonlaşma sevdamızdan dolayı gelmediği gibi senide bana getirmekten uzak kalıyor. Eskiden her yağmur yağdığı zaman sana olan sevgimde artarken şimdi o sevgi sadece mazide bir yara olarak uzaklardan beni izliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Tek Kanatlı Kuş
Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...
-
Kadın egemenliği nerede? Egemenlik nerede mi? Her yerde, her şeyde. Büyük bir kentte mağazaları dolaşın. Buralarda milyonlar yatar, harcana...
-
Talihi yar olmayanlar, çevrelerini suçlarlar. Acı çekenlere merhamet duymaları bundandır. Aşağı yukarı şöyle düşünürler; ben mutsuzum, ka...
-
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu ol...