11 Haziran 2017 Pazar

Pazar karalaması


Fevkalede seyrek rastlanan ve sıradışı olan insanlar eşyanın ve dünyanın asli unsurunu ve dolayısıyla en yüksek hakikatleri kavrayacak ve bir ölçüde onları yeniden canlandırabilecek bir konumdadırlar, ki onların gerçek ciddiyeti-vakarı şahsi ve pratik olanda değil, fakat nesnel ve teorik olanda bulunur.

Sıradan insan genellikle uygun koşullar içerisinde yaşar, halbuki deha çoğu kez kötü şartlar içerisinde sefil ve perişan halde yaşar.
Çünkü o kendi kişisel mutluluk ve refahını kişisel amaca feda eder. Onun böyle yapmasının nedeni başka türlüsünü düşünmemesidir.

Sıradan olanlar tam tersine hareket ederler, işte bu yüzden onlar hep sıradan kalmaya devam ederler.
Farklı düşünen diğeri ise bu sebeplerden dolayı vücuda getirdiği eserler bütün çağları kapsar. Ama onun tanınması genellikle sonraki kuşaklarla başlar.
Sıradan insan ise, kendi zamanları için yaşayıp kendi zamanları ile birlikte ölürler.

28 Mayıs 2017 Pazar

Deha ve Sıradanlık





Kim ki çağdaşlarının takdirini kazanmayı, övgüsüne mazhar olmayı arzu eder, adımlarını onların adımlarına uydurmalıdır.

Ama bunu yaparak büyük eser meydana getirmek beyhude bir çabadır. Her kim ki büyük eser meydana getirmek istiyorsa, gözlerini gelecek nesillere çevirmelidir. Ve bu eserlerini gelecek kuşaklara hazırlamalıdır.

Bıkıp usanmadan her gün çalışmalarına devam edecek, kendini geliştirmek için daha çok okuyacak, düşünecek, yazacak ve okuyup yazdıklarının daha mükemmel olması için etrafı ile paylaşıp yorumlayacak ve buna göre eserine yön vermeye devam edecektir.

Bu ortaya çıkardığı eserleri zaman ile anlaşılıp gereken değeri alacaktır. Bu yüzden sıradan insanın payına düşen, ödül, itibar ve iltifat beklentisi içinde bulunmak ve herşeyi gelecek kuşaklar için yapmış olan dehanınkinden fazla değildir.





19 Mayıs 2017 Cuma

Farkındalık Üzerine


Bitkilerin hayatı sadece varoluş çemberin içinde varolur, dolayısıyla onların zevki bütünüyle algısız, ilgisiz bir hoşlanmadır.

Bunu takip eden hayvanlarla birlikte bilgi, bitkilerden farklı olarak gün yüzüne çıkar. Ama bu da sadece dürtülerle sınırlı kalır. Yani hayvanlarda bitkilerden farklı olarak dürtülerle hayatlarına devam ederler.

Hayvanlar, sadece varoldukları anın zevkini çıkarır. Herhangi bir bilme veya geleceği düşünme gibi bir sorunları yoktur. Bulundukları an onların hayatını dolduran ve onları memnun eden onu anı yaşarlar. Ve bu zamanlarını büyük bir tembellik içerisinde geçirirler.

Hayvanlar hayatlarını bu sıkıcı anlarında yapacakları bir şeyleri olmadığı için ya oyun oynarlar ya da o an orada kendileri ile ilgilenenlere şaşkın şaşkın bakarak kendilerince eğlenirler.

7 Mayıs 2017 Pazar

Gerçeğin İki Yüzü (The Last Face)




Yetenekli ve çekici bir doktor Afrika'nın çatışma bölgelerinden birinde görevini sürdürmektedir ve bu esnada aynı bölgede çalışan birine aşık olur. Aşk ikisi için de başlamış olsa da aşkı ile son derece tehlikeli olan ve ciddi mesai isteyen işini dengede tutmak bir hayli güç olacaktır. Savaş yıkıntıları arasındaki Liberya'da, onları çevreleyen çatışmanın en iyi nasıl çözülebileceği üzerine ortak bir tutkuyla savaşan Miguel ve Wren, ilişkilerini olağanüstü zor koşullarda canlı tutmanın bir yolunu bulmalılardır.
Erin Dignam'ın senaryosunu yazıp ünlü aktör Sean Penn'in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Charlize Theron, Adèle Exarchopoulos ve Javier Bardem paylaşıyor.


Bu filmi izlerken ne oyunculuklara ne de detaylara sakın dikkat etmeyin. 
Yok bu oyuncu çok iyi oynamış ya da kötü oynamış diye de sakın izlemeyin. 
Ya da film iki kişi arasındaki aşktan başka birşey den bahsetmiyor diye de izlemeyin. 
Ya da film çok şiddet içeriyor gerçek konusundan sapıyor diye de izlemeyin. 
Filmi izlerken sadece insanlığa yapılan zulüm ve onun sonuçlarını düşünün. 
Ve dünyanın daha yaşanılır olması için neler yapılması gerektiğine dikkat edin. 

4 Mayıs 2017 Perşembe

Ey sevgili



Seni tanımadan önce oyunculuk, hayatımın tek gerçeğiydi. Yalnızca tiyatrodayken yaşıyordum. Bütün her şeyin gerçek olduğunu düşüyordum. Bir gece Hippolyta, bir başka gece Helena oluyordum. Beatrice'in sevinci benim sevincimdi, Cordelia'nın acısı benim acım. Hepsine ayrı ayrı inanıyordum.
Benin'le birlikte oynayan insanlar bana Tanrı imiş gibi görünüyorlardı.
Benim dünyam tiyatro salonlarının dekorlarından oluşuyordu. Gölgelerden başka bir şey tanımıyordum, onlar bana gerçekmiş gibi geliyorlardı.

Ta ki sen benim hayatıma girene kadar. Sen geldikten sonra ey sevgili ruhumu hapishanelerden kurtardın. Gerçek hayatın ne olduğunu seninle tanımaya başladım.
Önceki hayatım hep hayali ve gölgelerden oluşuyordu.
Seni tanıyana kadar hayata karşı hep rol yapmışım, seni tanıdıktan sonra ise gerçeğin ne olduğunu ve neye benzediğini gördüm.

17 Nisan 2017 Pazartesi

Frida Kahlo ( Aşk ve Acı )




Düşler, tuhaf düşler. İnsanın dört elle sarıldığı yaşamdan saptıran, olanaksızı yaratan düşler. Bazı günler, bu tuhaf düşler benden çıkıyor, sonra geri geliyor, derime yapışıyorlar. Alkol, morfin ve geçen zaman arasında, binlerce somut düşünce arasında, belleğimin derinlerde kalmış parçaları olarak, sizi kabulleniyorum derin mi derin birer parçamsınız.
Dün geceyi de siz süslediniz.
Ölmüş babam, elini omuzuma koyuyor ve kocaman bir gülümsemeyle, " ben kalp kriziyle ölmedim. Siz öyle sandınız. Anneni ziyarete gittim. Anlıyor musunuz? Onca yalnızlıktan sonra..." diyordu.
Hiçbir şey anlamıyorumdum. Sonra dedi ki." Seni görmek istedim. Durumun kötü. Çok yalnızsın. " Saçlarının, anımsadığım gibi beyazlaşmamış olduğunu görüyordum. Gençti.
Çocuk gibi yüzümü ellerimin arasına alıp ağlıyordum.
Onu gözyaşlarımın arasından görüyordum. Gözleri tamamen birer gözyaşına dönüştü; misket gibi kalın, yuvarlak ve saydam. Başını salladı: " size göre kalp kriziydi, bana göreyse kafama esmişti."
Hiçbir şeyi kavrayamıyordum.  Ne demek istiyordu? " Galiba yakında seni de yanıma alacağım. Yakında. Benim olduğum yerde rahatımız yerinde. Herşeyi oluruna bırakıyoruz. Seni de yanıma alacağım. Yakında. Gece üzerine çullanıyor, küçük kızım. Kocaman kanatlarıyla bir gece. Bilgi edineceğim. "

14 Nisan 2017 Cuma

A United Kingdom (Aşkın Krallığı)


Özet ve Detaylar

1947 yılında Botsvana kralı Seretse Khama Londra'daki bir ofis çalışanı olan Ruth Williams ile tanışır. Farklı kültürlerden gelen ikili arasında hemen bir aşk oluşur. Ruth, Seretse'nin yeni dünya vizyonundan ve barış isteğinden çok etkilenirken, Seretse de onun bu dünyanın parçası olmayı istemesini çok önemli bulur. Savaş sonrası başlayan sosyal ayaklanma sırasında Ruth ve Seretse sistemi değiştirebilecek bir fırsat görürler. İkili birbirlerine ne kadar aşık olsalar da önlerindeki tek engel ailelerinin tepkileri olmayacaktır. İngiliz ve Güney Afrika devletleri de bu evliliğin karşısındadır. Zira çift ırkçılık konusuna dikkat çekerek barış yaymaya çalışmaktadır. Güney Afrika'dan İngiltere'ye ültimatom gelir; ya çift ayrılacaktır ya da Güney Afrika, İngiliz nükleer programı için hayati olan uranyum ve savaşın ardından rezervleri doldurmak için gereken altını İngiltere'ye vermeyecektir...
Başrollerini David Oyelowo ve Rosamund Pike'ın üstlendiği romantik dram yapımı gerçek olaylara dayanıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Bell filminin yönetmeni Amma Asante oturuyor. 

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...