Kadın egemenliği nerede?
Egemenlik nerede mi? Her yerde, her şeyde. Büyük bir kentte mağazaları dolaşın. Buralarda milyonlar yatar, harcanan insan emeğinin haddi hesabı yoktur. Bu mağazaların yüzde doksanına bir bakın, erkekler için bir şey var mıdır?
Yaşamın bütün lüksü kadınlar tarafından talep edilir ve sürdürülür. Fabrikaları gözünüzün önüne getirin. Büyük bölümü yararsız süsler, arabalar, mobilyalar, kadınlar için ıvır zıvır üretir.
Sırf kadınların geçici hevesleri için milyonlarca insan bu angarya işlerde nesillerdir köle gibi çalışarak yok olmaktadır.
Kadınlar çariçeler gibi insan soyunun yüzde doksan dokuzunu köleleştirmekte, ağır işlerde çalıştırmaktadır. Bunların hepsi, kadınların hor görülmeleri, erkeklerle eşit haklardan yoksun olmaları yüzündendir.
1 Eylül 2016 Perşembe
2 Ağustos 2016 Salı
Adalet ve Güç
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden
gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç
ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü
insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek
ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil
olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz
biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı
çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için
de güçlüyü haklı kıldık. ( PASCAL / KÖTÜNÜN ZAFERİ )
Adil olandan, adalet beklemek doğrudur. Ama her adil olandan adalet beklemek doğru değildir. Çünkü adil olan, eğer güçlü değilse sana adalet denen şeyi getiremez.
1 Ağustos 2016 Pazartesi
Toplumsal Sorunlarla ilgili bir kaç anektod
Kinler de, sevgiler de bir takım işaretlerin emrinde; kızıl
karşısında kuduran azgın boğalar gibiyiz.
Tarih büyük adamların yaptıklarından ibarettir. Topluluk ne
başarmış, ne yapmışsa, hepsinin de kılavuzu, mimarı, büyük adam olmuştur hep.
Kişi, zekasının üstünlüğü ve diğer bazı özellikleri
sayesinde, olayların bir bölümünü ve sonuçlarını, kısmi olarak, değiştirebilir
ama olayların akışını etkileyemez, bu akışı belirleyen bambaşka kuvvetler
vardır.
Büyük adamların tarihteki rolü üzerinde düşünürken, hemen
daima şu hataya düşüyoruz; bir büyük adamın ortaya çıkması, ortaya çıkabilecek
diğer büyük adamların ortaya çıkmamasına yol açar, bunu unutmamak gerekir.
Büyük adamın ortaya çıkması ve olayları etkilemesi için iki
şart lazım. Birincisi, kahramanın, kabiliyetleri sayesinde, zamanın sosyal
ihtiyaçlarına, diğerlerinden daha iyi çözümler bulabilmesi.
30 Temmuz 2016 Cumartesi
Karizmanın Sıradanlaşması ve Sonuçları-2
Karizmatik gücün sürekli ve standart bir yapıya kavuşması
için ekonomi karşıtı özelliğinin değiştirilmesi gerekir. Topluluğun ihtiyaçlarını
karşılayabilmek üzere belli bir mali örgütlenme biçimine, dolayısıyla da vergi
ve benzeri katkıları elde etmek için gereken ekonomik şartlara uyarlanması
gerekir.
Kural olarak sıradanlaşma süreci çatışmasız olamaz. İlk
aşamalarda, liderin şahsi karizmatik güç iddiaları kolayca unutulmaz; bu yüzden
birçok tarihsel durumda bu tipik süreç makamın ya da patrimonyal (devletin bir
üst unsur/birim olarak halkı dışarıdan yönetme ) konumun karizması ile şahsi karizma arasında
çatışma şeklinde ortaya çıkar.
Karizmanın sıradanlaşması durumlarının tamamındaki
belirleyici faktörlerden biri, doğal olarak güvenlik arayışıdır. Bunun anlamı,
bir yandan mevkiler ve sosyal saygınlığın, diğer yandan da liderin
taraftarlarının ve sempatizanlarının ekonomik çıkarlarının
yasallaştırılmasıdır. Ancak, bir diğer önemli faktör de, düzeni ve idari
memurların örgütlenişini, yönetimin günlük ihtiyaç ve şartlarına uydurması
gereğidir.
MAX WEBER / BÜROKRASİ VE OTORİTE
28 Temmuz 2016 Perşembe
ANA-2
Biz devrimciyiz. Ve bazı kimseler sadece emir verdikçe,
bazıları ise sadece çalıştıkça, devrimci kalacağız. Size çıkarlarını korumanız
emredilen topluma karşı savaşmaktayız. Bu toplumunda, sizin de bükülmez
hasmıyız biz; ancak sizleri yendikten sonra barışabiliriz. Ve yeneceğiz
sizleri!
Sizin vekilleriniz sandıkları kadar güçlü olmaktan çok uzaktırlar. Köle
haline getirdikleri milyarlarca insanı feda ederek biriktirip korudukları bu
servetler, yani bize hakim olmalarını sağlayan bu güç, kendi aralarında da
düşmanlık, karşıtlık, çekişmeler yaratmakta, onları hem fizik, hem manevi
bakımdan mahvetmektedir.
Mülkiyetin savunması çok büyük bir gerilimi
gerektirir. Ve gerçekten de efendilerimiz olan sizler, topunuz, bizden daha
fazla kölesiniz. Sizin kafalarınız esirdir, bizim ise vücutlarımız. Sizi manen
öldüren peşin yargıların ve alışkanlıkların boyunduruğundan kendinizi
kurtaramazsınız.
Oysa bizim içten özgür olmamıza kimse engel olamaz. Bize
verdiğiniz zehirler, istemeyerek bilincimize akıttığınız panzehirden daha
güçsüzdür. Bu bilinç durmaksızın büyüyüp gelişiyor, git gide, alevleniyor,
mensup olduğunuz sınıfta bile en iyi manen sağlıklı ne varsa peşinden
sürüklüyor. Bakınız, daha şimdi den kudretimiz namına ideolojik mücadele
yürütebilecek hiç kimseniz kalmamıştır.
ANA
Hepimiz korkudan geberiyoruz zaten! Bize kumanda edenler de
bu korkudan yararlanıp bizi daha fazla korkutuyorlar. Boğazımızı sıkanlara;
gözlerimizi kapatanlara göstermeliyiz ki, biz her şeyi görüyoruz, ne aptalız,
ne de yalnızca yemek değil, yaşamak istiyoruz, yaşamaya layık yaratıklar olarak
yaşamak! Düşmanlarımıza şunu göstermeliyiz ki, bize empoze ettikleri forsa
yaşantısı, akıl yoluyla onlarla boy ölçülmemize, hatta onlardan daha üstün
olmamıza mani olamaz.
Dövüşme zamanı gelince tırnak temizlemekle vakit geçirilmez.
Bizim için milletler arasında ayrı gayrı yok. Sadece arkadaşlar var, veya
kardeşlik istemeyen düşmanlar. Dünyaya gönül gözüyle bakıp ne kadar kalabalık
ve güçlü olduğumuzu görünce insan öylesine seviniyor ki, içi ferahlıyor! Bir
Fransız, bir Alman, bir İtalyan için de durum aynı. Hayatı anladılarsa eğer,
onlarda aynı biçimde sevinç duyarlar. Hepimiz aynı ananın, aynı düşüncenin,
bütün insanların kardeşliği fikrinin evlatlarıyız. Bu düşünce bizi ısıtır,
adaletin göklerinde parlayan bir güneştir o, ve bu gökler emekçinin kalbinde
yatar. Ne millet olursa olsun, adı ne olursa olsun fark etmez.
1 Temmuz 2016 Cuma
Karizmanın sıradanlaşması ve sonuçları
Karizmanın Sıradanlaşması ve
Sonuçları-1
Karizmatik otoritenin uygun şekilde aktarılmasını sağlamak
üzere sıradanlaşması, idari memurların sıradanlaşmasındaki çıkarlarla
ilgilidir. Otorite sahibinin yandaşlarının bir inanç ve coşku topluluğu olarak
hediyelere, “yağmaya” ya da düzensiz gelirlere dayalı komünal bir hayat
sürmeleri, sadece başlangıç aşamasında ve karizmatik liderin günlük sosyal
örgütlenmenin tamamen dışında kalması halinde mümkündür. Ancak küçük coşkulu
tilmiz grubunun üyeleri hayatlarını saf bir idealistlikle liderin çağrısına adarlar.
Tilmiz ve takipçilerin büyük çoğunluğu ise uzun vadede “mesaja” maddi bir anlam
yükleyerek “hayatlarını idame ettireceklerdir.” Gerçekten de, hareketin dağılıp
gitmemesi isteniyorsa durumun böyle olması gereklidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Tek Kanatlı Kuş
Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...
-
Kadın egemenliği nerede? Egemenlik nerede mi? Her yerde, her şeyde. Büyük bir kentte mağazaları dolaşın. Buralarda milyonlar yatar, harcana...
-
Talihi yar olmayanlar, çevrelerini suçlarlar. Acı çekenlere merhamet duymaları bundandır. Aşağı yukarı şöyle düşünürler; ben mutsuzum, ka...
-
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu ol...