Kinler de, sevgiler de bir takım işaretlerin emrinde; kızıl
karşısında kuduran azgın boğalar gibiyiz.
Tarih büyük adamların yaptıklarından ibarettir. Topluluk ne
başarmış, ne yapmışsa, hepsinin de kılavuzu, mimarı, büyük adam olmuştur hep.
Kişi, zekasının üstünlüğü ve diğer bazı özellikleri
sayesinde, olayların bir bölümünü ve sonuçlarını, kısmi olarak, değiştirebilir
ama olayların akışını etkileyemez, bu akışı belirleyen bambaşka kuvvetler
vardır.
Büyük adamların tarihteki rolü üzerinde düşünürken, hemen
daima şu hataya düşüyoruz; bir büyük adamın ortaya çıkması, ortaya çıkabilecek
diğer büyük adamların ortaya çıkmamasına yol açar, bunu unutmamak gerekir.
Büyük adamın ortaya çıkması ve olayları etkilemesi için iki
şart lazım. Birincisi, kahramanın, kabiliyetleri sayesinde, zamanın sosyal
ihtiyaçlarına, diğerlerinden daha iyi çözümler bulabilmesi.
Evet, büyük adam bir yol göstericidir, ileriyi görür,
diğerlerinden çok daha fazlasını düşünür ve ister. Toplumun entelektüel
gelişmesinin ilerde ortaya çıkaracağı meslekleri ön görür ve çözer. Ayrıca
toplumun sosyal gelişmesinin de doğurabileceği meselelerin ilk farkına varan ve
çözmeye çalışan odur.
Televizyon, aylak. Şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak
ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icat edilmiş bir nevi
afyondur.
Televizyon, şuurdaki son pırıltıları da yok eden bir cehennem
makinesidir. Kişiyi gerçek hayattan koparan ve bir hayal dünyasında yaşatan hissi
bir istimna…
Tam bir kaçıştır televizyon. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa
açılan bir kapı… Bir korkunç tiryakilik, kurbanlarını batılaştırmaz batırır.
Cemil Meriç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder