30 Temmuz 2016 Cumartesi

Karizmanın Sıradanlaşması ve Sonuçları-2


Karizmatik gücün sürekli ve standart bir yapıya kavuşması için ekonomi karşıtı özelliğinin değiştirilmesi gerekir. Topluluğun ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere belli bir mali örgütlenme biçimine, dolayısıyla da vergi ve benzeri katkıları elde etmek için gereken ekonomik şartlara uyarlanması gerekir. 

Kural olarak sıradanlaşma süreci çatışmasız olamaz. İlk aşamalarda, liderin şahsi karizmatik güç iddiaları kolayca unutulmaz; bu yüzden birçok tarihsel durumda bu tipik süreç makamın ya da patrimonyal (devletin bir üst unsur/birim olarak halkı dışarıdan yönetme )   konumun karizması ile şahsi karizma arasında çatışma şeklinde ortaya çıkar.

Karizmanın sıradanlaşması durumlarının tamamındaki belirleyici faktörlerden biri, doğal olarak güvenlik arayışıdır. Bunun anlamı, bir yandan mevkiler ve sosyal saygınlığın, diğer yandan da liderin taraftarlarının ve sempatizanlarının ekonomik çıkarlarının yasallaştırılmasıdır. Ancak, bir diğer önemli faktör de, düzeni ve idari memurların örgütlenişini, yönetimin günlük ihtiyaç ve şartlarına uydurması gereğidir.

MAX WEBER / BÜROKRASİ VE OTORİTE 

28 Temmuz 2016 Perşembe

ANA-2


Biz devrimciyiz. Ve bazı kimseler sadece emir verdikçe, bazıları ise sadece çalıştıkça, devrimci kalacağız. Size çıkarlarını korumanız emredilen topluma karşı savaşmaktayız. Bu toplumunda, sizin de bükülmez hasmıyız biz; ancak sizleri yendikten sonra barışabiliriz. Ve yeneceğiz sizleri! 
Sizin vekilleriniz sandıkları kadar güçlü olmaktan çok uzaktırlar. Köle haline getirdikleri milyarlarca insanı feda ederek biriktirip korudukları bu servetler, yani bize hakim olmalarını sağlayan bu güç, kendi aralarında da düşmanlık, karşıtlık, çekişmeler yaratmakta, onları hem fizik, hem manevi bakımdan mahvetmektedir.
Mülkiyetin savunması çok büyük bir gerilimi gerektirir. Ve gerçekten de efendilerimiz olan sizler, topunuz, bizden daha fazla kölesiniz. Sizin kafalarınız esirdir, bizim ise vücutlarımız. Sizi manen öldüren peşin yargıların ve alışkanlıkların boyunduruğundan kendinizi kurtaramazsınız. 
Oysa bizim içten özgür olmamıza kimse engel olamaz. Bize verdiğiniz zehirler, istemeyerek bilincimize akıttığınız panzehirden daha güçsüzdür. Bu bilinç durmaksızın büyüyüp gelişiyor, git gide, alevleniyor, mensup olduğunuz sınıfta bile en iyi manen sağlıklı ne varsa peşinden sürüklüyor. Bakınız, daha şimdi den kudretimiz namına ideolojik mücadele yürütebilecek hiç kimseniz kalmamıştır.

ANA


Hepimiz korkudan geberiyoruz zaten! Bize kumanda edenler de bu korkudan yararlanıp bizi daha fazla korkutuyorlar. Boğazımızı sıkanlara; gözlerimizi kapatanlara göstermeliyiz ki, biz her şeyi görüyoruz, ne aptalız, ne de yalnızca yemek değil, yaşamak istiyoruz, yaşamaya layık yaratıklar olarak yaşamak! Düşmanlarımıza şunu göstermeliyiz ki, bize empoze ettikleri forsa yaşantısı, akıl yoluyla onlarla boy ölçülmemize, hatta onlardan daha üstün olmamıza mani olamaz.

Dövüşme zamanı gelince tırnak temizlemekle vakit geçirilmez. Bizim için milletler arasında ayrı gayrı yok. Sadece arkadaşlar var, veya kardeşlik istemeyen düşmanlar. Dünyaya gönül gözüyle bakıp ne kadar kalabalık ve güçlü olduğumuzu görünce insan öylesine seviniyor ki, içi ferahlıyor! Bir Fransız, bir Alman, bir İtalyan için de durum aynı. Hayatı anladılarsa eğer, onlarda aynı biçimde sevinç duyarlar. Hepimiz aynı ananın, aynı düşüncenin, bütün insanların kardeşliği fikrinin evlatlarıyız. Bu düşünce bizi ısıtır, adaletin göklerinde parlayan bir güneştir o, ve bu gökler emekçinin kalbinde yatar. Ne millet olursa olsun, adı ne olursa olsun fark etmez. 
     

1 Temmuz 2016 Cuma

Karizmanın sıradanlaşması ve sonuçları




Karizmanın Sıradanlaşması ve Sonuçları-1

Karizmatik otoritenin uygun şekilde aktarılmasını sağlamak üzere sıradanlaşması, idari memurların sıradanlaşmasındaki çıkarlarla ilgilidir. Otorite sahibinin yandaşlarının bir inanç ve coşku topluluğu olarak hediyelere, “yağmaya” ya da düzensiz gelirlere dayalı komünal bir hayat sürmeleri, sadece başlangıç aşamasında ve karizmatik liderin günlük sosyal örgütlenmenin tamamen dışında kalması halinde mümkündür. Ancak küçük coşkulu tilmiz grubunun üyeleri hayatlarını saf bir idealistlikle liderin çağrısına adarlar. Tilmiz ve takipçilerin büyük çoğunluğu ise uzun vadede “mesaja” maddi bir anlam yükleyerek “hayatlarını idame ettireceklerdir.” Gerçekten de, hareketin dağılıp gitmemesi isteniyorsa durumun böyle olması gereklidir.

11 Haziran 2016 Cumartesi

SİLAHIN DEĞİL, KALEMİN ZAFERİ



Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir çağın kapılarını açmak için en mükemmel silah kalem...
sözle, yazıya kazanılmayacak savaş yok...
kalem sahiplerine düşen ilk vazife telaş etmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcı olmamak.
Halkı okumaya, düşünmeye alıştırmak.
Bir kılıcın kazandığı zaferi başka bir kılıç yok edebilir.
Kalemle yapılan fetihler tarihe mal olur, tarihe yani ebediyete....

Cemil Meriç / Kırık Amber

Zaman; okuma, öğrenme, yeni bir şeyler ortaya koyma zamanı, ama biz hala birbirimize kaba kuvvet uygulayıp kim daha güçlü, kim daha iyi diye oyalanmaya devam ediyoruz.
Halbuki; ülke adına yapılacak onca iş varken, bu yapılanlar tek kelime ile ahmaklıktır.

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Dinle Küçük Adam-6

   işte sen böylesin, küçük adam. Kaşık atmayı, kepçe daldırmayı iyi beceriyorsun ama yaratma yetisinden yoksunsun. Zaten bu yüzden böylesin, bu yüzdendir ki, yaşamın boyunca sıkıcı bir büroya ya da bir çalışma masasına kapanıyorsun, sırtına deli gömleği geçirir gibi parmağına evlilik yüzüğü geçiriyorsun.

  Kendini büyük bir oburluk içinde parayla, mutlulukla, bilgiyle doldurmak istiyorsun, çünkü kendini boş, aç, mutsuz hissediyorsun küçük adam; gerçekten bilgili saymıyorsun kendini, ya da gerçekten öğrenmek istediğine inanmıyorsun.

Dilediğin dine, kendi dinine inanmak istiyorsun. Buna bir diyeceğim yok. İyi ediyorsun. Ama bu kadarla kalmıyorsun ki? Kendi dininden başka din olmasın istiyorsun. Başka dinlere karşı hoşgörülü değilsin.
WILHELM REICH / DİNLE KÜÇÜK ADAM

19 Mayıs 2016 Perşembe

MUTLULUK

Hangi durumda olursak olalım, bizi sürekli mutsuz eden, kendini beğenme ve beklenti içinde olmaktır. Bunlar susup aklımız konuştuğunda, kaçınmamız mümkün olmayan tüm mutsuzlukların tesellisini bulabiliriz. İnsan, en fazla değer verdiği kişiler tarafından yaralanır. Çünkü kendisine, başkası aynı şekilde davranırsa bu onu yaralamaz, ama en yakın hissettiği kişiye karşı beklenti içinde olduğu için ister, istemez yaralanır.

Mutluluk, bu dünyada insan için yaratılmış gibi değil. Ya da fakir için mutluluk sadece bir an için olan bir durumdur. Çevremizdeki her şey değişiyor. Biz de değişiriz ve bu değişimi fark etmemiz imkansız gibi, bugün sevdiğimiz bir şeyi yarın seveceğimizden emin olamayız. Bu yüzden yaşamla ilgili mutluluk beklentimiz bir hayal olmaktan öteye gidemez.

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...