İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur.
İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu olduğum özeni göstermektir. insan kendini bilecek çağa gelir gelmez, nefsinin kurmaya yarayan araçlara değer biçmede tek söz sahibi olduğu için, sonunda kendi kendisinin efendisi olur.
Güç maddesel bir şeydir. Bundan nasıl bir ahlak çıkabilir, bilmem. Güce boyun eğmek, bir istem işi değil bir zorunluk; olsa olsa bir sakıntı işidir. Güç hak yaratmaz ve insan ancak haklı güce boyun eğmelidir.
Savaş insanın insanla değil devletin devletle olan bir ilişkisidir ve bu ilişkide tekler birbirlerine yalnız rastgele düşmandırlar, İnsan ve yurttaş olarak değil,asker olarak; yurdun üyeleri olarak değil, koruyucuları olarak. Son olarak, devletin düşmanı insanları değil, yine başka devletlerdir; çünkü özleri birbirinden ayrı olan bir şeyler arasında hiçbir gerçek ilişki kurulamaz.
Bir yabancı,ister kral, ister herhangi bir kimse, ister bir olursa olsun, hükümdara savaş açmaksızın çalar çırpar, uyrukları öldürür yada hapsederse, düşman değil, haydut sayılır. Oysa savaş ortasında, doğru bir hükümdar bir düşman memlekette kamunun nesi varsa el koyar ama, insanların canlarına, mallarına, yani kendi haklarının temeli olan haklara saygı gösterir. Savaşın amacı düşman devletin yok edilmesi olduğu için, karşı tarafın, bu devleti koruyanları, ellerinde silah olduğu sürece öldürme hakkı vardır ama, silahları bırakıp teslim olunca, artık düşman yada düşmanın aracı olmaktan çıkar, sadece birer insan olurlar. O zaman onların yaşamını üstünde hiç kimsenin hakkı kalmaz. Kimi zaman bir devlet, üyelerinden hiçbiri öldürülmeden de yok edilebilir. Savaş, amacı için gerekli olmayan hiçbir hak tanımaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder