14 Mart 2016 Pazartesi

Dicle'nin Yakarışı

    Yazılı anlatı hazırdır ve önümüzdedir, onu okur, çalışır, öğrenir ve hafızanıza kaydedersiniz.
Sözlü anlatı ise yoktur, onu siz hafızanızda çıkarır, yaratır, hayat verir, ağzınızdan çıkan sesinizin yardımıyla, özgün bir makamla onu karşınızdakilere aktarırsınız, tıpkı şuanda benim yaptığım gibi.




     İnsanın hayatındaki her şeyi sese bağlıdır, çığlığa benzer bir sesle dünya gelirsiniz, inlemeye benzer bir sesle de dünyadan göçersiniz, bu başlangıç ve bitiş sesleri arasında, hayatınız boyunca konuşur ve ilişki kurarsanız, gidip gelirsiniz, yiyip içersiniz, insanları tanır, onlarla yaşarsınız, hayattan yeni ders ve deneyimler öğrenip başka insanlara aktarırsınız, öğrenir ve öğretirsiniz, gülüp ağlarsınız, bağırıp çağırırsınız, koruyup kollarsınız, ve her şeyi seslerin yardımıyla yaparsınız. İnsan seslerde ustalaştı mı, ondan sonra o sesleri çok kolay bir şekilde anlatıya dönüştürebilir, artık yazılı anlatımın anlatı mı olur bu, yoksa sözlü anlatımı farketmez.


Mehmed Uzun
Dicle'nin Yakarışı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...