28 Mayıs 2020 Perşembe

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş
Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duygudur.” sözünü hatırladıkça hayatının anlamsızlığının soğuk bir rüzgar gibi yüzüne çarptığını hissediyordu. Aslında bu söz Demir’in aşk hayatının özeti gibiydi.
Elinde olan şeyin kıymetini bilememişti. Tabii ki yaşadığını o anda fark edemezdi. Çünkü yara sıcak iken pek de acısı hissedilmez. Yıllar sonra bu yaşadıklarının karşısına çıkacağını söyleseler, söyleyen kişilere ya okkalı bir küfür sallar ya da güler geçerdi. Nedeni çok açıktı. Her şey yolunda olmasa bile güzel görünürdü. Tıpkı çürük elma gibi. Dışı ne kadar güzel olsa da içten içe çürür.
Demir ile Aslı bir sohbet anında çok yakın olduklarını hissettiler. Bu yakınlıklarını birleştirmek için birinin adım atması gerekirdi. Bunu yapacak kişinin Demir olmayacağı çok açıktı. Çünkü Demir bulunduğu ortamda insanlarla sohbet etse bile bunu ilişkiye çevirecek kadar cesur değildir. Bunun nedeni aslında o zamana kadar hiç kız arkadaşı olmamasına bağlı olan bir durumdan değil. Yetiştiği ortamın bu tür şeylere uzak olmasıydı.
Demir, hayatı boyunca insanlarla içli dışlı olmamış ve kendisiyle aynı düşünen biriyle karşılaşmamıştı. Küçüklüğünden beri çok utangaç biriydi. Hatta iki gün boyunca misafir olduğu amcasının evinde yemek dahi yememişti. Böyle olmasının bir nedeni de sevgiden mahrum büyümesidir. Bu sevgisizlik zamanla içinde bir boşluk oluşturur. Bu boşluk onu her geçen gün biraz daha yalnızlaştırır. Yalnızlık onun için artık vücudunun bir uzvu gibidir. Hayatına birini alsa, yalnızlığa haksızlık edeceğini onu inciteceğini düşünür. Böyle bir insanın birine kendini açması veya bişeyler paylaşması hayal bile edilemezdi.
Aslı mi? Aslı, hayat dolu ve yaşadığı her anın değerini bilerek yaşayan biri. Bulunduğu her ortamın gözdesi. Yalnızlık mi? Yalnızlık Aslı’nın lügatinde olmayan bişey. Hayatında olan kişilerin onu mutlu etmesini değil, onunla beraber mutlu olmasını isteyen biri. Her an herkesle mutlu olmaya çalışan yalnızlıktan nefret eden biri. Mutluluğun ayrıntılarda olduğuna inanan biri. Ölüm dışında her daim mutluluğa inanan biri. Öyle ki gittiği her yere mutluluk götüren biri.
Demir, ise gittiği her yere umutsuzluk götüren biri.
İki zıt kutup ve tek hayat.
Sohbetin üzerinden günler geçtikçe birbirlerini daha çok arayıp, daha sık buluşurlar. Adeta konuşmak ve buluşmak için bahane ararlar. Sık sık buluşmalarına rağmen Demir, Aslı’ya açılmaz. Bunu fark eden Aslı, Demir’e açılır.
Mutluluk ve mutsuzluklar başlar.
Mutluluk, Aslı’nın Demir’in hayatına girmesi!
Mutsuzluk ise Demir’in Aslı’nın hayatına girmesidir.
Artık roller değişmiştir.
Aşk için şarin dediği gibi “Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir, ama aşktan…. hayır.”
Aslı, Demir’i yalnızlığından kurtarırken, kendisi yalnız kalmıştır. Demir’in daha önce hiç sevgilisi olmadığı için Aslı’ya nasıl davranacağını bilmediğinden yapması gerekeni yapmaz, yapmaması gerekeni de yapar. Ve bu Aslı için kabus dolu günlerin başlangıcı olur.
Aslı’nın aşkı ateşten bir parça gibi, Demir’in önce ruhunu, sonra da bedenini ısıttı. Demir, her geçen gün yalnızlıktan kurtulduğu için biraz daha mutlu yaşadı.
Demir’in unuttuğu şey şuydu, aşk karşılıklı bir sevgidir. Tek kişinin ayakta tutacağı bir şey değildir.
İnsan, bulunduğu ortamda bazı şeylerin farkına varamaz. Demir de gözleri kör bir şekilde bu aşkın sonsuza kadar süreceğini düşündü. Tek kanatlı kuşun eskisi uçacağını düşünen ahmak gibi.
Aslı, kendisini her geçen gün mutsuzluğa sürükleyen bu ruhsuz adamdan biraz daha soğudu. Demir, adeta Aslı için bir zaman kaybıydı. O bu zaman kaybının farkındaydı.
Ama Demir’in durumu kurbağanın durumuna benzer. Kurbağayı soğuk bir suyun içine koyup, yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa bunu fark etmez. Zamanla bu durum hoşuna gider. Ama belli bir süre sonra kurbağa haşlanarak ölür.
Aslı, Demir’den ayrıldıktan sonra Demir bunun hayatına bu kadar etki edeceğini düşünemedi. Hatta bir süre iyi olduğunu ve her şeyin daha güzel olduğunu düşündü.
Fakat zaman geçtikçe bu işin kurbağanın haşlanması gibi Demir’i yavaş yavaş ölüme götürdüğünü gördü. Demir, bunu fark ettiği zamanda iş işten geçmişti.
Ne eskiye dönmek mümkündü ne de sıfır noktasına. Çünkü Demir mutluluğun nasıl bişey olduğunu görmüştü. O yüzden de Aslı’dan önceki hayatı yaşaması da mümkün değildi.
Çünkü insan mutsuzluğu ancak mutlu olduktan sonra tadar.
Demir, hayatın ağırlığını ve acısını unutturacak tek şeyin “aşk” olduğunu anladığında yolun sonuna gelmişti.

23 Nisan 2019 Salı

sosyalizm ve savaş

Proletaryanın devrimci hareketini zayıflatmak için, milliyetçi söylemlerle işçilerin aptallaştırılması ve bölünmesi, onun öncü güçlerinin yok edilmesi. Bugünkü savaşın asıl içeriği, önemi ve gerçek anlamı işte bunlardır.

Sosyal demokrasinin öncelikli görevi, savaşın gerçek anlamını açıklamak ve bu savaşı savunan hakim sınıfların, burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin yaydığı sahte, ikiyüzlü ve "yurtsever" söylemleri hiç acımadan teşhir etmektir.

Burjuvazinin proletaryayı susturmak için savaş yasalarını kullanması, proletaryanın illegal ajitasyon ve örgütlenme biçimleri yaratmasını zorunlu kılıyor.

Silahsızlanma, sosyalizmin bir idealidir. Sosyalist toplumda savaşlar olmayacaktır ve dolayısıyla da silahsızlanma başarılmış olacaktır. Fakat, toplumsal bir devrim ve proletarya diktatörlüğü olmadan sosyalizmin gerçekleşmesini bekleyen biri sosyalist değildir. Diktatörlük, doğrudan şiddete dayanan devlet gücüdür. Silahların kullanılmasına karşıyız. Şiddet kullanılmasına karşıyız!

Ezilen bir sınıf, silah kullanmayı öğrenmek ve silah edinmek için çaba göstermiyorsa, köle muamelesi görmeyi hak ediyor demektir. Eğer burjuva pasifisti ya da bir oportünist değilsek, sınıf mücadelesinden ve egemen sınıfın iktidarını yıkmaktan başka bir çıkış yolunun bulunmadığını ve de bulunamayacağı sınıflı bir toplumda yaşadığımızı unutamayız.

İster köleliğe, ister günümüzdeki gibi ücretli köleliğe dayansın, bütün sınıflı toplumlarda, ezen sınıf her zaman silahlıdır.

Proletaryaya karşı silahlanmış bir burjuvazi, modern kapitalist toplumun en büyük, en önemli ve temel gerçeklerden biridir.

Burjuvazinin işi, tröstleri büyütmek, kadınları ve çocukları fabrikalarda çalışmaya zorlamak, onları acı, sefalet ve yoksulluğa mahkum etmektir. Bizim "talebimiz" böyle bir gelişme değil, biz bu gelişmeyi "desteklemiyoruz". Bununla savaşıyoruz.

Tüm ülkelerdeki burjuvazinin yurtseverliğine ve şovenizmine karşı, yaşasın işçilerin uluslararası kardeşiliği!

Sorun şu: Bizler sosyalistler gibi mi davranmalıyız yoksa gerçekten de "son nefesimizi" emperyalist burjuvazinin kucağında mı vermeliyiz?
 

27 Şubat 2019 Çarşamba

SEVGİ - NEFRET

Şehirler arası yolculuk değildi, ama kıtalar arası yolculukta bir gece eve giderken, metrobüse son anda kendisini atmıştı.

Kapı ile iki aşık arasında kendisini buldu. Tabi ki bu sıkışıklıkta yapılacak bir şey olmayınca, o da içleri fıkır fıkır olan aşıklara kulak kabarttı.

Konuşmalarından öğrenci oldukları kanısına vardı. Genelde erkekler, kız arkadaşlarını eve davet ederler.
Lakin bu sefer tam tersi bir durum söz konusuydu. Kız, ev arkadaşını aradı. Kız arkadaşının halini hatırını sorduktan sonra evde olup olmadığını sordu.
Evde olduğunu öğrendikten sonra odasını havalandırmasını istedi.
Asıl istediğini de sona bırakmıştı.
Arkadaşı tam telefonu kapatacakken, araya arkadaşıyla geleceğini haber verdikten sonra telefonu kapattı.

Sonrasında sohbetlerine devam ettiler. Tabi ki öğrenciler genelde ya derslerden ya da okuldaki günlerinden bahsederler. Bu tatlı sohbetleri devam ettikçe etti. Ve onlar için zaman hem yavaş hem de hızlı geçiyordu.

Tıpkı Einstein'in dediği gibi zaman görecelidir. Yani insan sevdiği birinin yanında iken saatler saniye gibi, istemediği ya da sevmediği birinin yanında olduğunda ise dakikalar saat gibi geçer.

25 Şubat 2019 Pazartesi

Böyle Buyurdu Zerdüşt

Benim ağzım halkın ağzıdır. Benim konuşmam kibar züppelere kaba gelir. Sözlerim mürekkep hokkalarına ve kalem tilkilerine yabancı gelir.

İnsan, kendisini kutsal ve sağlam bir sevgiyle sevmeyi öğrenmeli. İnsan, kendisine tahammül etmeyi öğrenmeli ve sağa sola dalmamalı. Ben bunu öğretiyorum. Böyle sağa sola bakmaya, diğerkamlık diyorlar. Bundan büyük yalan ve ikiyüzlülük olamaz.

Kendi kendini sevmeyi öğrenmek, bugünden yarına oluverecek bir iş değildir. Aksine bütün sanatların en zoru, en incesi ve çok sabır isteyenidir. İnsanın kendisine ait olan her şey kendinden iyice saklanmıştır ve bütün gömüler içinde en güç çıkarılan, insanın gömüsüdür. Daha beşikteyken bize iyilik ve kötülük diye ağır sözler ve ağır değerler öğretirler.

Evet, hayata katlanmak zordur. Evet, insanın kendisini taşıması güç bir şeydir! Bunun nedeni kendi omuzlarında birçok yabancı şey taşımasıdır.

İnsanda bir çok şey aldatıcıdır. Nice kabuklar pek ince, pek hazin ve pek fazla kabuktur. Bir çok gizli iyilikler ve güçler çok defa açığa çıkmaz.

4 Şubat 2019 Pazartesi

Yüzersin...
Denizde yüzersin ve sonra bir liman bulursun. Dersin ki; bir kaç burada kalacağım.
Bir bakmışsın bir kaç gün bir kaç yıl olmuş. Ve sonra en başta nereye gidiyor olduğunu bile unutursun.
Ve sonra nereye gidiyor olduğunun hiç umurunda olmadığını çünkü olduğun yeri sevdiğini fark edersin.
İşte hayat böyledir. Ararsan hiç beklemediğin bir anda istediğine bir şekilde ulaşırsın.



Gecenin karanlığında yalnız başınıza kaldığınızda, hayatınızın geride kalan ve gelecek olanı düşündüğünüzde en çok yaptıklarınızdan mı yoksa yapmadıklarınızdan mı pişmanlık duyuyorsunuz?

Gecenin zifiri karanlığında sigaranın dumanını içine çekerken, hayatının ne kadar boş ve gereksiz olduğunu düşündü.

Aslında hayatına baktığında düzgün giden hiç bir şeyin olmadığını gördü.

Ama dışarıdan bakıldığında ne kadar mutlu olduğunu ve hayatının ne kadar renkli olduğunu söyleyenlere içini açacağına, doğru olduğunu söyleyip bütün acıları içine gömmeye devam etti.

Bazıları ise o gülen yüzünün altında mutlu olmadığını sadece acılarını unutmak için güldüğünü anlardı. Bunu ona açtığında doğru olduğunu ve hayatın başka türlü geçmediğini anlatırdı.

Yani herkese olduğu gibi davranmaya devam ediyordu.

Bazıları bu dünyada mutlu olmak için değil, sadece acı çekmek için gelir. Ve ne olursa olsun dertlerle uğraşmaya devam eder.

Başındaki dert bittiğinde artık her şeyin biteceğini düşünür. Lakin gerçek ancak o dert bittiğinde yenisi başlar.

Kısacası, hayat herkese eşit ve adil davranmıyor. Bu yüzden de siz, siz olun dertlerinizle yaşamaya ve üretmeye devam edin. Yoksa hayat, sizi günden güne adeta elmanın içindeki kurdun yaptığı gibi çürütür.

Mutlu olmak için sebep aramayın. Sebepleri siz yaratın. 

22 Ekim 2018 Pazartesi

rüya

neden? bana ilgi gösteren her kadına aşık olurum.
tanıdıktan sonra da neden erkenden sıkılırım?
sanırım uzun süreli ilişkilere pek alışık değilim.
sanırım bunun nedeni; insanlardan çok çabuk sıkılıp, uzun süreli muhabbet edemediğim için.
örneğin, evliliği her düşündüğümde, ömür boyu sürecek bir ilişkiye kendimi hazır hissettiğimden kimseyle görüşemiyorum.
nedeni çok basit, bağlanmaktan ve birine karşı sorumluluktan da çok korkuyorum.
ama bazen uzun süreli ilişkiler için kendimi hazır hissediyorum.
ama bu his çok uzun sürmüyor.
ben ancak hızlı gerçekleşen bir ilişkiyle birine bağlanabilirim.
yoksa asla bir ilişkiye cesaret edip başlayamam.
hem herkese aşık olmak, hem de hiç kimseye aşık olamamak.
ne kadar ilginç değil mi?
acaba sadece ben mi böyle hissediyorum.
yoksa herkes aynı şekilde mi hissediyor da yalnız kalmamak için mi hiç sevmedikleri insanlarla bir ömür boyu beraber oluyorlar?

8 Ekim 2018 Pazartesi

????


Yaşar Kemal; insan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez. der.

İnsan bir defa sevipte, sevdiğine kavuşmadığı zaman hayata karşı bir yaşama hevesi kalmaz.
O yüzden de ondan sonra tekrar sevemez.
Sevememesinin sebebi karşısındaki insanın iyi, kötü, çirkin veya güzel olması değildir.
Daha önce sevdiği insana haksızlık ettiğini düşünür.

Onun hatırasına saygısızlık ettiğini ve yaşadıkları güzel anlara ihanet edeceğini ve o günleri tekrar yaşamanın aslında imkansız olduğunu düşündüğü için bir daha acele etmez.

Tek Kanatlı Kuş

Tek Kanatlı Kuş Demir, George Nathan’ın “ Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan, ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilen bir duy...